18 Mart 2010 Perşembe

TAŞ ATMA, ADAM AT

Herkese merhaba.
İnsanın haklı olmayı istemediği, dahası haklı olmaktan utandığı, sıkıldığı durumlar vardır.
İşte şu an ben öyle bir halet-i ruhiye içindeyim.
Zira Galatasaray'a verilen ceza ile alakalı haklı olmak beni derinden yaralıyor.
Keşke haksız olsaydım.
Zira özlediğimiz, temiz futbol, temiz lig hayalleri bu tür uygulamalarla her geçen gün bir ''ütopya'' olma yoluna doğru gidiyor.
Diyarbakırspor'u herhangi bir etnik kimliği temsil eden bir takım olarak asla görmedim.
Provakatif bazı kesimler tarafından yapılmak istenen de, onu bu kimliğe büründürüp, giderek marjinalleştirmek zaten.
Neticede 18 süper lig ekibinden birisi de Diyarbakırspor.
Ama şunun da önemli altını çizmek istiyorum ki Galatasaray'a verilen cezaya bakınca, Diyarbakırspor'un, yıllardır alıştığımız o 'Anadolu takımı' muamelesine maruz kaldığını görüyor, etnik kimliğinden tamamen bağımsız, bu takımın da bu muamelenin bir parçası olduğuna şahit oluyorum.
Ben Diyarbakırspor'a, Bursa maçında verilen hükmen mağlubiyet cezasını doğru bulan bir insanım ve temiz futbol için de gerekli olanın bu olduğuna inanıyorum.
Yani kesinlikle, verilen cezanın sonuna kadar arkasındayım.
Ancak buradan Diyarbakırsporlular'a da şöyle bir tavsiyem(!) olacak:
Ey Diyarbakırspor taraftarları, bir dahaki sefere sahaya taş atmayın, yanınızdaki taraftarı tuttuğunuz gibi atın gitsin. O zaman ne hükmen yenilirsiniz, ne de sahanız kapanır. Para cezası alırsınız, olur biter.

Aslında çok şey söylemeye gerek yok.
Keşke yüzyıllık güzide kulüplerimizde daha sağduyulu ve meselelere geniş bir perspektiften bakan basiretli yönetim kurullarımız ve başkanlarımız olsa da, bu işi federasyona bırakmadan şöyle dese:
''Maalesef geçen maçta gördük ki, biz bu statta insanların güvenliğini sağlayamıyoruz. Az kalsın bir taraftarımız hayatını kaybediyordu. Hem taraftarımız adına hem de bizim için bir ders olsun diye sahamızı böylesine önemli bir maçta seyirciye kapatıyoruz. İnşallah bu olanlar bir daha yaşanmaz''

Ama nerde....?
Demiştim ya,
Hepsi Ütopya

100.000TL ödeyip Mahmut Özgener'i tribünden atmak



Genel sekreteri Ahmet Güvener olan Federasyondan da bu beklenirdi.

2004-2005 sezonunda oynanan Beşiktaş Ç. Rize maçında tribünde çıkan kavgada bıçakla öldürülen 16 yaşındaki Cihat Aktaş'ın ölümünün ardından 3 maç seyircisiz oynama cezası almıştı Beşiktaş. 2005-2006 sezonunda temsilcinin bile olmadığı Fenerbahçe Everton hazırlık maçında nereden çıktığı bile belli olmayan bir kurşun sesi yüzünden ceza almıştı Fenerbahçe.

Türk Futbolundaki çifte standarda son örnek. Fenerbahçe ve Beşiktaş olunca seyircisiz oynama Galatasaray olunca 100.000TL öde kurtul.

Bu adaletsizliğe karşı yapılacak tek şey Federasyon Başkanını, onun fanatik Galasatasaraylı Genel Sekreterini ve Pfdk Başkanını yakalayıp önce dövüp sonra tribünden atmak. Ne de olsa adam başı 100.000TL imiş cezası. Belki üçünü birden atınca toptan indirim yaparlar 250.000TL ye yırtarız.

Saha Kapatma Cezası


Merhabalar.
Bu ilk yazı da, Galatasaray maçına nasipmiş.
Ne de olsa biz Fenerliler açılışları, dibaceleri Galatasaray'la yapmayı severiz.
O ne fena görüntülerdi öyle... Bir taraftar diğer bir taraftarı hunharca darp ediyordu. Galatasaray'ın 3-0 biten Ankaragücü maçından bahsediyorum.
Bu memleketin bir vatandaşı olarak onlar adına ben utandım.
Hele o dayak yiyen taraftarın üst kattan düşerken kaydedilen görüntüleri. Tam bir vahşetti izlediklerim.
Maça dair, gözlerden kaçması muhtemel diğer bir detay da Galatasaray 2-0 öndeyken, korner kullanmak için köşe gönderine gelen oyunucuya atılan yabancı cisimlerdi.
Demek ki her halükarda Ali Sami Yen Stadı'nda yenseniz de, yenilseniz de kafanıza birşeyler yağabilir, zarar görebilirsiniz.
Bu tür görüntüler, Roma Devleti döneminde, Coliseum arenasında hoş karşılanabilir ama 21.yy Türkiye'sinde affedilebilir, hoşgörülebilir bir manzara olmadığı kesin.
TFF'nin kararını dört gözle bekliyorum.
Zira daha önce yaşadığımız tecrübelere bakınca, TFF'nin saha kapatma cezası dışında, vereceği çok daha hafif bir ceza beni çok da şaşırtmaz.
Ama dilerim ki, bu kez adalet ve hakkaniyet kazanır ve tahakkuk etmesi gereken saha kapatma cezası uyugulanır.
Sevgiler...

13 Mart 2010 Cumartesi

Türk kahvesi ve J-Lo



How i met your mother, 3. sezon 3. bölüm de geçen "turkish lesbian" sözünden midir bilinmez son bölümünde ülkemize güzel bir jest yaptı. Tabi bununla övünmek ne kadar geri kalmış ülke kompleksi gibi dursa da markalaşma konusunda yetenek fukarası olan ülkemiz için yine de güzel bir gelişme. J-Lo konuk oyuncu olarak katıldığı How i met your mother da kendisine sunulan 6-7 çeşit kahvenin içerisinden türk kahvesi ni seçip 40 yıllık kahve müdavimleri gibi içti. İçtikten sonra kahveyi ters çevirip falına bakmasını da beklerdik ama olmadı. Yine de güzel bir jestti. Özür amaçlı ise bu görüntü kendi adıma özürlerini kabul ediyorum.

11 Mart 2010 Perşembe

Sarı Melekler Final Four' da


Fenerbahçenin kadın sporlarında oynanyan oyuncularındaki amatör ruh ve gösterdikleri başarılar muhteşem. Kraliçelerimizin uzun yıllardır ligimizi domine etmesinin ardından geçen sene şampiyon olan Sarı Meleklerimiz bu sene bütün maçlarda sadece 3 set kaybetmiş bir şekilde yoluna devam etmesi başarılarının göstergesi.

Bugünde iki maçı da 3-0 yenerek Final Four'a yükseldiler. Cannes da gurbetçilerimizin de desteği ile kupayı kaldırdıkları günü de görürürüz umarım. Bütün tebrikler Sarı Meleklerimize.

İhsan Teyze, Mümtaz Amca



Resmi görüp de Mümtaz Amcaya imrenmemek elde değil, en azından benim için. Mümtaz Amca'nın yaşına geldiğimde muhtemelen bende o stadda olurum yine ama yanımda benimle maça gelicek bir İhsan teyze bulabilirmiyim işte o bilinmez..

Magnum'la mı ateş ettiler?



Diyarbakırspor Bursaspor maçıyla birlikte ülkemizdeki tribün terörü tekrar sorgulanır oldu. Diyarbakır maçında sahaya atılan onlarca taştan bir çok kişi yaralandı. En son Diyarbakır seyircisi taşlardan birkaçını yan hakeme denk getirince maç tatil edildi. Şimdi ise kamuoyu maçın Bursaspor lehine hükmen galip edilmesi konusunda hemfikir.

Türkiye de sahaya yabancı madde atmanın miladı 1998 yılında kupada oynanan Trabzonspor Fenerbahçe maçıdır. Bugün Ali Samiyendeki locasından Galatasaray maçlarını kaçırmayan dönemin federasyon başkası Haluk Ulusoy "Magnum'la mı ateş ettiler" demiş ve maçın Trabzonspor lehine hükmen galibiyetine karar vermiştir. İşte o gün Türk Futbolu için tren kaçmış oldu. Aradan geçen 12 senede hala daha taş atılmakta. Tek olumlu gelişme bugün taşı yiyen değil taşı atan suçlu olarak görülmekte. Ne diyelim buna da şükür.